logo

Ali Alper ORKUN / Denetim Haftası

Değerli milletvekillerim, kıymetli akademisyenler, saygıdeğer meslektaşlarım,

Kamu Denetimi camiasına, sınırsız şekilde negatif bakan anlayışlar ile sınırsız derecede pozitif bakan anlayışlar arasında, analitik düşüncenin, insaflı ve objektif bakış açısının izlerini sürmeye çalıştığımız  ve kamu denetim sistemimizin yeniden inşasına yönelik ideallerimizi paylaşmayı hedeflediğimiz etkinliğimizde, bizlerle birlikte olduğunuz için, derneğimiz adına şükranlarımızı sunuyorum.

(30 Nisan 1919 Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün 9. Ordu Birlikleri Müfettişliğine atandığı gün olup, Mustafa Kemal, Ulusal Kurtuluş Savaşını Müfettiş kimliğiyle 19 Mayıs 1919 tarihinde başlatmıştır. Bu tarihin önemine binaen, Gazi Mustafa Kemal’ in 9. Ordu Müfettişliğine atandığı 30 Nisan gününün yer aldığı hafta, Devlet Denetim Elemanları Derneği Yönetim Kurulunun aldığı karar gereğince “Denetim Haftası” olarak kutlanmaktadır. Denetim haftası etkinlikleri 2002 yılından bu yana her yıl 30 Nisanın içinde yer aldığı haftada icra edilmekte olup, bu çerçevede tertip edilen etkinlikler geleneksel hale gelmiştir.)

Denetim elemanı olmanın dayanılmaz ağırlığını omuzlarında hisseden bizler, Yalnız ve güzel ülkemizin, her bir köşesinde görevlerimizi yerine getirirken hep, denetim felsefesi üzerinde yeterince düşünülüp tartışılmadığı kanaatlerimizi dile getirmişizdir.

Şöyle ki; Yeryüzünde, hangi kıtada, hangi ülkenin kamu yönetimi modeli incelenirse incelensin, kamu denetimine sahip olmayan herhangi bir yönetim sistemine rastlamak imkânsızdır.

Ülkemizde kamu denetimi alanında son dönemde yaşanan ve toplumu derinden etkileyen tartışmaların ışığında; Kamu Denetim Birimlerinin zayıflatılması, etkisizleştirilmesi ve kenara itilmesinin, vahim sonuçları ile karşı karşıya kalıyoruz.

Zamanın ruhunun, Kamu Denetim Kurullarının, yeni bir anlayışla, içinde bulunduğu sorunların ortadan kaldırılmasını; tarafsızlığının, bağımsızlığının güçlendirilmesini ve objektif çalışma ortamının sağlanmasını gerektirdiği açıktır. Etkin ve verimli bir denetim sistemine geçiş, yalnızca denetim elemanlarının mesleki meselesi değil, Türk Demokrasisinin ve insanlarımızın refahını ilgilendiren önemli bir mahiyet arz etmektedir.
Bu nedenle, Kamu Teftiş ve Denetim Birimleri mensuplarının, çatı sivil toplum kuruluşu niteliğinde bulunan, Devlet Denetim Elemanları Derneğimiz, Kamu Denetim sistemimizin yeniden inşası konusunda, önerilerini paylaşma ihtiyacını duymuştur.
1-Kamu harcamaları ve denetimi konusunda uzmanlığı tartışmasız nitelikte olan kamu denetim kurullarının, kılı kırk yaran, soğukkanlı ve tarafsız yaklaşımı perde gerisinde bırakılınca; kolluk kuvvetlerinin, sadece iletişimi dinleme yöntemiyle kurguladığı operasyon zihniyetinin,  vahim sonuçları görülmüştür.
Türk Kamu Denetim sistemine dair, etkinlik ve etkililik arayışlarında, mevcut sistem dahilinde devam edilerek, ayrıntıcı ve verimsiz labirentlerde boğulmak yerine, gereksiz ağırlıklarından kurtulmuş ancak hız ve etkinlik kazanmış, hedefe kilitlenmiş, hafiflemiş bir sisteme geçişi savunuyoruz. Her şeyi kontrol etme fetişizminin şehvetinden sıyrılarak, öncelikle en vahim hataların işlenmesini engellemek ve en önemli değerlerin kaybolmasına engel olmak yaklaşımının, bizi sonuca götürebileceğini öngörmekteyiz. Bu cümleden hareketle; Bakanlıkların ve Genel Müdürlük denetim elemanlarının mesleki faaliyetlerini yürütürken tarafsız ve bağımsız şekilde görevlerini yerine getirmelerini sağlamak üzere, çağdaş dünya uygulamaları dikkate alınarak, Anayasal ve yasal güvence sağlanmalı, Türk Denetim Yasası acilen hayata geçirilmelidir.
Denetim birimlerinin ortak etik ilkelerinin, raporlama standartlarının, olaylara yaklaşımlarının, doğru ve yanlış algılamalarının, aynı düzleme oturtulacağı bir hukuksal zemin oluşturulmalıdır.
Denetim elemanlarının işe alınma, atanma, görev, yetki ve sorumlulukları, kariyer yapıları, teftiş birimlerinin objektif çalışma usul ve esasları, inceleme, soruşturma ve teftiş faaliyetlerinde, eşitlik içerisinde davranılmasını sağlayacak net ve açık hükümler bu yasada yer almalıdır.

2- Meslek taassubuna kapılmayan, kendisini de eleştirmekten ve ölçmekten kaçınmayan nitelikte bir kamu denetim sisteminin ürettiği, denetim ve ölçme değerlendirme rapor ve faaliyetlerinin, belli bir sistem dahilinde (kişi hakları korunarak) kamuoyu ile şeffaf ve açık şekilde paylaşılacağı bir sistemin kurulması, Türk kamu yöneti-minin tıkanan damarlarını açacaktır.
Kamuoyu denetimine, kendisini de açan denetim sistemi, içinde bulunduğu umutsuzluk ve etkisizlik girdabından çıkarak daha yüksek kalitede ürün ortaya koyma arayışı içine girecektir. Böylece, Kapalı kapılar arkasında yaşamını daha fazla sürdüremeyeceğini ve siyasi erki yanlış yönlendiremeyeceğini anlayacak olan bürokrasi, asli görevine dönerek, gelişmiş demokrasilerde öngörülen çizgiye gelecektir.
Kamuoyunun doğrulara daha hızlı ulaşabildiğini gören siyaset kurumu ise kendisini, hesap verebilir yönetim anlayışını desteklemek zorunda hissedecektir. Üretilen denetim raporları kurumların tozlu arşivlerinden kurtulacak ve bu çalışmaların gereğinin yerine getirilip getirilmediği, toplum tarafından hassasiyetle takip edilecektir.

3- Günümüz koşullarında denetim hizmetlerinde çalışan meslektaşlarımızın motivasyonlarının yüksek tutulması, çalışma koşullarının özendirici hale getirilmesiyle doğru orantılıdır. Denetim elemanlarının mali ve sosyal haklarının güvence altına alınması için “Denetim Hizmetleri Sınıfı” oluşturularak, özlük hakları ve mesleki güvencelerinin yargı mensupları baz alınarak düzenlenmesi mutlaka sağlanmalıdır.

4-Son yıllarda bazı bakanlıklarda teftiş birimlerinin, müsteşar ve müsteşar yardımcısına bağlandığı görülmektedir. Bürokratik üst yöneticiye bağlı sistemlerin mahsurları ve zaafiyetleri açık olduğundan, denetim elemanlarının daha bağımsız ve tarafsız çalışabilmeleri için, meslek güvencesi ve fonksiyonel bağımsızlığın sağlanabilmesi için denetim raporlarının, Millet iradesinin temsilcisi T.B.M.M. ne de sunulacağı bir sistem önerisi tartışılmalıdır.

5-Denetim birimleri arasında koordinasyonu ve uyumu sağlamak ve mesleki standartları tespit etmek üzere oluşturulacak Denetim Üst Kurulu ile denetim birimlerinin başarısı ve başarısızlıkları ölçülmeli, gelişimlerine yönelik tedbir ve uygulamalar, planlanmalıdır.

6-Denetim elemanlarının en iyi şekilde yetiştirilmelerini ve hizmet içi eğitimlerini en iyi şekilde almalarını ve ortak denetim kültürünü oluşturmak üzere, Denetim Üst Ku-ruluna bağlı, Teftiş Akademisi oluşturulmalıdır.

7-6223 sayılı Yetki Kanunu çerçevesinde çıkartılan KHK’ lar ile yapılan düzenle-meler sonrasında bazı Bakanlıklarda denetim birimleri oluşturulmadığı görülmektedir. Bu bakanlıklarda da denetim birimleri oluşturularak denetimsiz alan bırakılmaması gerek-mektedir. Denetim elemanlarının unvanları arasındaki farklılıkların giderilmesi ve 6223 sayılı Yetki Kanununda ulaşılmak istenen amaçlar doğrultusunda, yeniden düzenleme yapılarak, mesleki kurumsal kültür muhafaza edilmelidir.

8-Denetim birimlerinin isimleri ve teşkilatlanma şekilleri, kurul modeli esas alınarak, demokratik ve katılımcı anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Mesleğin kariyer yapısı ve özel eğitim dönemi hiçe sayılarak, bu yetişme dönemini tamamlamadan mesleğe dışarıdan paraşütle katılımın yolu kapatılmalıdır.

9-Denetim birimleri, kendi başarı performanslarını ölçecek değerlendirme kriterlerine bağlı hale getirilmelidir. Diğer kurumları ölçmeye, başarı ve başarısızlıklarını değerlendirmeye çalışan bu birimlerin, kendi başarı ve başarısızlıklarını ölçmeleri ve değerlendirmeleri sağlanmalı ve bunun için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

10- Yolsuzlukla mücadelede başarı için; Siyasal Hesap Verme Sorumluluğu (Yürütmenin Parlamentoya karşı sorumluluğu), Yönetsel Hesap Verme Sorumluluğu (Kamu Yöneticilerinin bağlı olduğu bakanlarına karşı sorumluluğu) ve Vatandaşa Yönelik Hesap Verme Sorumluluğu’ nun (Hem parlamentonun hem de bütünüyle devletin vatandaşına karşı sorumluluğu)  tam ve eksiksiz uygulanması önem arz etmektedir. Bunun için, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere paralel yasalar ve ikincil mevzuat dâhil olmak üzere, ulusal düzenlemeler tamamlanmalı, dahası saydamlığı engelleyen ve yolsuzluğu besleyen faktörlerin ortadan kaldırılması gerekir.
Bu amaçlara yönelik olarak, kamu yönetiminde saydamlığın hayata geçirilmesi, hesap verme sorumluluğunun yönetim anlayışına yerleştirilmesi, kamu çalışanlarının mali durumlarının iyileştirilmesi, yolsuzlukla mücadele için kurumsal yapıların oluşturulması, örgütsel denetimin etkililiğinin artırılması, adalet duygusu ve hukukun üstünlüğü anlayışının yerleştirilmesi, medya ve sivil toplum örgütlerinin sağlıklı işleyişinin sağlanması, vatandaşların yolsuzluklara karşı duyarlılığının artırılması sağlanmalıdır.

Denetimsizliğin bizatihi kendisi, toplumun huzurunu bozar, devlete olan güveni sarsar, kamuoyunda adalet algısının kaybedilmesi, kargaşayı ve kendi adaletini yaratma çabalarını doğurur.

İdealist ve fedakar insanların oluşturduğu meslek camiamızın hedefi, yeni bir bürokratik hegemonya oluşturmak değil, Türk Kamu Yönetimini, sanal dünyasından çıkartıp küresel düzeyde gerçekler dünyasının başarılı bir aktörü haline getirme mücadelesine, katkı sunabilmektir.

Devlete ve millete hizmet etmeyi kendisine düstur edinen, ülkenin her köşesinde, her koşulda, cansiperane şekilde çalışan kamu denetim elemanlarının, bazen kamu vicdanını yaralayacak şekilde haksız ithamlara maruz kaldığını üzülerek görmekteyiz.

Tüm bunlara rağmen aldıkları devlet terbiyesi ve vazife şuuru dahilinde sükûnetlerini koruyan kamu denetim elamanları, devletinin ve milletinin şahsi manevisinden başka hiç kimseye ve hiçbir kuruma karşı kendisini borçlu hissetmeden, tam bir tarafsızlık içerisinde vazifesini yerine getirmeye devam edecektir.

Sonuç olarak; Sunduğu kamu hizmetlerinin yüksek niteliğinden dolayı, kamu görevlilerinin gurur duyacağı, insanlarının kendisine ulaşan kamu hizmetlerinin kalitesinden mutlu olacağı bir Türkiye’ye ulaşabilmek için, sessiz çığlığımızın duyulması temennisi ile, Selam olsun bu yolda birlikte olduğumuz meslektaşlarımıza diyor, şahsım ve derneğimiz adına en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Comment Form