Ömer YÜREKLİ/ Kamu Kaynaklarıyla Babalık Yapmak…
Türkçemizde baba, babalık yapmak, baba adam, devlet baba vs. gibi kavramlar çok sık kullanılır.
Baba kelimesinin, herkesin bildiği ilk anlamının yanında ülkeye veya topluma yararlı olmuş kimse, koruyucu, ata, kaliteli insan, üstün insan vs. gibi olumlu anlamları da bulunmaktadır. Tabi ki olumsuz anlamları da vardır. Kimi çetelerin başlarına da baba denilmektedir. Burada çete başı manasında kullanılan olumsuz anlam ele alınmamaktadır.
Babalık yapmak aslında güzel işler yapmak, topluma ve insanlara faydalı olmak anlamlarını içeriyor.
Peki toplumumuzda hangi anlamlarda kullanılıyor? Babalık yapmakta kullanılan, iyi işler yapmak için kullanılan kaynaklar kamu kaynağı olunca bu davranış babalık oluyor mu?
Vakti zamanında 1990’lı yıllarda görevim (kamu görevlisi) dolayısıyla bulunduğum güzel bir kentimizde kamuya ait bir misafirhanede kalmaktaydım. Misafirhaneye zaman zaman o ilin üst düzey kamu yöneticileri de geliyordu. Doğal olarak diğer konuların yanında devlet işleri konusunda da sohbet ediyorduk. Bir hafta sonu bir üst düzey yöneticisi gelmişti. Sohbet ederken kamuya ait bir fabrikanın müdürünün kendisine babalık yaptığını söyledi. Ben de merak ettim, nasıl ve ne şekilde babalık yaptığını sordum. Bürokrat arkadaşın soruma verdiği cevap şu şekilde idi: “Müdür bey tayinle geldiğimde bana yardımcı oldu. Eşyalarımı il içinde taşımama yardım etti, Fabrikanın kamyonunu ve işçilerini gönderdi. Eşyalarımı taşıdılar. Ayrıca evimin tamir, bakım gibi işleri için işçileri gönderip yaptırıyor. Çok baba adam çok…”
Doğrusu cevap karşısında şaşırmıştım. Müdür beyin yaptığı babalık mı yoksa başka bir şey miydi?
Bir başka gün yine kalmakta olduğum misafirhaneye başka bir üst düzey yerel bürokrat gelmişti. Bu üst düzey bürokratla sohbet etmeye başladım. Ortak arkadaşlarımız da vardı. Uzun sohbetten sonra yukarıda bahsettiğim fabrika müdürünü övmeye başladı. Yine o da müdür beyin kendisine babalık yaptığını söyledi. Ben de nasıl bir babalık yaptığını sorduğumda verdiği cevap şu şekilde idi: “Kaldığım lojmanın zaman zaman tamir işleri oluyor. Zaman zaman bakım yaptırmak zorunda kalıyorum. Bu gibi durumlarda müdür bey fabrikanın işçilerini göndererek gereken neyse hepsini yaptırıyor. Gereken malzemeyi de gönderiyor. ”
İlginç bir babalık yaklaşımıydı. Kamu kaynaklarından insanlar yararlandırılıyor ve bu babalık olarak görülüyordu. Bunu yapan kamu yöneticisi de baba olarak nitelendiriliyordu. Üstelik bunu bir üst düzey il yöneticisi görüyordu.
Oysa gerçek babalık, kişinin kendi imkanlarıyla yapılır. Başkalarının imkanlarıyla, devletin imkanlarıyla babalık yapılmaz. Kamuya ait kaynaklarla, başkalarına ait kaynaklarla babalık yapmaya çalışmaya başka kavramlar veya başka isimler bulmak gerekir.
Bir zamanlar 1960’lara, 1970’lere ve 1990’lara damgasını vuran bir devlet büyüğümüze “Kurtar bizi baba” derlerdi. Bu devlet büyüğümüz özellikle 1965-1971 arasında çok önemli işler yapmıştı. 1970’lerde sağ-sol çatışmaları vardı. O nedenle 1970’lerde başarılı işler yaptığı söylenemez. 1990’larda tekrar başbakan oldu, dahası Cumhurbaşkanı oldu.
Dolayısıyla ülke yararına güzel işler yaparak halkımıza babalık yaptığını kabul etmek adaletin gereğidir. Kurtar bizi baba söyleminin arkasında da temelde bunun olduğu, ayrıca o dönemdeki mevcut yönetimden kurtulma, başka bir ifadeyle babanın tekrar iktidara gelmesi anlayışı olduğu söylenebilir. Taraftarları dönemin iktidarını beğenmemekte, kötü yönetim olduğunu düşünmekte ve onu motive etmeye çalışmaktadır. Kendisi de bu söylemi benimsemiş gözükmektedir.
Aynı devlet adamı bir kısım çevreler tarafından da eleştirilmektedir. Özellikle 1970’lerde bazı akrabalarına, bazı çevrelere devlet imkanlarından kaynaklar aktardığı veya aktarılmasına göz yumduğu da iddia edilmiştir. Bu tür çevrelerin de, yani onun iktidarda olmasından nemalanan grupların da baba olarak görmesi mümkündür.
Osmanlı İmparatorluğu özellikle 1800’lü yıllarda oldukça yozlaşmıştı. Yolsuzluk ve rüşvet toplumu bir kanser gibi kemiriyordu. Devlet imkanlarını kullanarak zengin olmak olağan hale gelmişti. İşte bu kötü alışkanlık zaman içinde Cumhuriyet dönemine de sirayet etti ve devlet imkanlarını kullanarak çevrelerine menfaat veya imkan sağlamak normal görüldü. Sıradanlaştı. İşte bunu yapanlara da kimi çevrelerde baba denildi. Bunu yapmayıp kurallara uyanlar ise “memleketi sen mi kurtaracaksın” diye eleştirildi.
Burada “devlet baba“ ifadesiyle, “kamu kaynaklarıyla kişilerin babalık yapmasını“ karıştırmamak gerekir. Devlet baba ifadesi; halkını adil bir şekilde objektif kriterlere göre refaha kavuşturmaya çalışan, fakire, fukaraya objektif kriterlere göre yardım eden devleti ifade etmektedir. Bir tür sosyal devleti, refah devletini ifade etmektedir. Dolayısıyla devlet imkanlarından kendi özel kriterlerine göre babalık yapanlarla bir alakası bulunmamaktadır.
Günümüzde kamu yönetiminin şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, etik ilkelere bağlı, insan haklarına saygılı olması bekleniyor ve bu yönde göreceli olarak çok fazla yasal düzenleme yapıldı ve yapılıyor. Bu zaviyeden bakıldığında kamu kaynaklarından babalık yapma anlayışının, doğrudan kamuya kötülük yapmak olarak görülmesi gerektiği anlaşılıyor. Dolayısıyla kamu görevlileri için gerçek babalığın devlet kaynaklarını etkili, verimli, tutumlu, hukuka uygun, insan haklarına saygılı bir şekilde kullanmak olduğu açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor. Buna göre devlet kaynaklarını veya imkanlarını bu şekilde kullanmayanları (zikredilen modern yönetim anlayışına göre kullanmayanları) baba olarak nitelendirmemek, hatta belki de halk düşmanı olarak görmek gerekiyor.