gezi

KURUCU CUMHURBAŞKANI GEZİLERİNDEKİ MÜFETTİŞLER

Selim GÖKÇE

 D.M.O Gn. Md. Başmüfettişi

İster misiniz sizinle birlikte Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarına gidelim…

Atatürk o devirde Cumhurbaşkanı ve sık sık yaptığı gibi yine yurt gezilerine çıkıyor.

Özel treniyle 17 Kasım 1930 günü Ankara’dan hareket ediyor. Kayseri, Sivas,Tokat,Turhal ve Amasya,Samsun,Trabzon,İstanbul,Tekirdağ,Kırklareli,Edirne ve İstanbul’u ziyaret etmiş ve 6 Ocak 1931’de Ankara’ya dönmüştür.

Menemen olayları nedeniyle yarım kalan yurt gezisinin ikinci bölümünde de 26 Ocak 1931-2 Mart 1931 tarihleri arasında İzmir,Balıkesir,Aydın,Denizli,İçel,Mersin,Malatya ve Konya’ya gitmiştir.

Bu gezilerin kendi ifadesiyle bir “vaziyet ve ihtiyaçlar üzerinde inceleme” gezisi olduğu ve “İşlerin şimdiki mahiyetini göstermeye ve mevcut vaziyeti daha iyi hale koymak yolunda imkanlar araştırmaya yönelik” olduğu ifade edilir.

Gazi Mustafa Kemal vatandaşlarla bizzat temas ederek çeşitli konularda sorunları dinleyip, çözüm önerileriyle birlikte ayrıntılı konu başlıklarıyla bunları bir rapor haline getirmiştir.

Geziye ait notlar TBMM tutanak yazıcıları tarafından tutulmuş,gezi sonunda Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in gözetimi altında temize çekilerek Başbakan’a ve diğer ilgililere ulaştırılmıştır.

Bu gezilerde, mali meselelerden vergilere, idare ve adliyeye, maariften sağlığa, kredilere, kooperatiflere kadar vatandaşa, millete, devlete ilişkin ne varsa tek tek tartışılır, konuşulur, dertlere derman aranırdı.

Raporlara, “Bilhassa uygulanırlığı ve hakikate uygunluğu dikkate alınmış ve seyahate iştirak eden müfettişlerin görüşlerinden itina ile istifade edilmiştir.” diyerek not düşülüyordu.

Yani, Cumhurbaşkanı yurt gezilerine bakanların , milletvekillerinin yanı sıra birde işin uzmanı Müfettişleri götürüyor, fikirlerini alıyor ve bunlar rapor halinde Başbakan’a ve ilgili Bakanlara sunuluyordu.

17 Kasım 1930- 6 Ocak 1931 tarihleri arasındaki “İnceleme Gezisi Raporları- I“*de:

Bu raporların seyahate iştirak eden ve her biri değerli bir unsur olarak çalışan muhtelif vekaletlere mensup müfettişlerin etraflı değerlendirmeleriyle kuvvetlendirildiği ve birlikte seyahat eden müfettişlerin hazırladıkları tafsilatlı notlardan vekaletlerini haberdar etmeleri gerektiği” ifade edilmekte, 

*ATABE : c.24, s.315

Aslı, Cumhurbaşkanlığı Arşivi, D:1, F:1-1-42 ve T:C Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Dosya:1, Büro Fon Kodu: 490.01 Yer No:34.142.1

26 Ocak – 2 Mart 1931 tarihleri arasındaki ” İnceleme Raporları- II “* de:

“Genel Müfettişlikler“başlığı altında ;

“Bu tarzda teşkilatları ve idareleri kuvvetlendirilecek vilayetlerden iktisadi,siyasi ve idari bakımlardan bir birlik manzarası arz edenler birer Genel Müfettişlik mıntıkası teşkil etmelidir.Sınırlarımız, sahillerimiz ve memleketin iktisadi ve siyasi vaziyeti düşünülünce bu mıntıkaların beş ile yedi arasında olması lüzumu anlaşılıyor.

Genel Müfettişlikler, her günün teferruatlı meseleler üzerinde tebligata vasıta olmak mevkiinden bilhassa uzak bulunmalı ve başta asayiş ve emniyet ve dahili siyaset meselesi olmak üzere her vekalete ait işlerin tatbikat programlarına nezaret edilmeli ve mevcut kanunların ihtiyaca uymayan noktalarıyla yeni hükümler isteyen vaziyetleri incelemeli ve tahlil etmeli, hükümetin nüfuzu ile halkın ihtiyacını karşılıklı olarak takviye etmeli ve meydana çıkarmalıdır.

Genel Müfettişlikler, sınırlı sayıda müşavir ve katiplerden ve ayrıca her vekalet işini inceleyecek müfettişlerden meydana gelmelidir.Bizim seyahat tecrübemiz bir genel müfettişliğin mesaisine örnek olacak mahiyettedir.”

“Teftiş” başlığı altında ise;

Bu vazife bizim idari hayatımızda, vekalet müfettişlerinin kanuna uymayan herhangi bir hareketin mahiyetini incelemeleri,uzun uzadıya tahkikat evrakı  tutmaları ve işi mahkemeye sevk eylemeleri manasına alınmıştır.Herhangi yolsuzluğun mesullerini meydana çıkarmak için bu usule devam lazımdır.Fakat bir idare mıntıkasında veya şubesinde bütün işlerin yolunda cereyan edip etmediğini toptan ve genel bir görüşle değerlendirdikten sonra,başta bulunan zatı takdir etmek veya eleştirip cezalandırmak tarzında bir “amir teftişi” usulünü de fiilen devlet hayatımıza sokmak bir zaruretdir.

Genel Müfettişlik teşkilatının mesela senede iki defa mıntıkasını bu gözle incelemesi lazım olduğu kadar, valilerin ve kaymakamların vb. de senede birkaç defa mıntıkalarını aynı maksatla gezmeleri kati bir vazife olmalıdır.

Bu kısa değerlendirmeler, devleti klasik bir bürokrasi sisteminden çıkararak vazife ve mesuliyet fikri altında işleyen bir makine haline koymanın esaslarını kaydetmiş oluyor.” denilmiştir.

*ATABE : c.25, s.21

Aslı Cumhurbaşkanlığı Arşivi D: 2, F:1-1-81

İsterseniz birazda Atatürk’ün memurlar hakkındaki genel görüş ve kanaatlerine bakalım…

20 Nisan 1931 tarihli “Millete Beyanname”* de ;

Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan meydana gelmiş değil ve fakat ferdi ve toplumsal hayat için işbölümü itibariyle muhtelif mesai erbabına ayrılmış bir camia kabul etmek esas prensiplerimizdendir.

A) Çiftciler, B)Küçük sanat erbabı ve esnaf,C) Amele ve işçi, D)Serbest meslek erbabı E) Sanayi erbabı F)Tüccar ve G)Memurlar, Türk camiasını teşkil eden başlıca çalışma zümreleridir.Bunların her birinin  çalışması diğerinin ve genel camianın hayat ve saadeti için zaruridir.Fırka’mızın bu prensiple hedeflediği gaye sınıf mücadelesi yerine toplumsal intizam ve dayanışma temin etmek ve birbirini bozmayacak surette menfaatlerde ahenk tesis etmektir. Menfaatler, kabiliyet,marifet ve çalışma derecesiyle orantılı olur.

Milletin yüksek menfaatini daima göz önünde tutarak bütün dikkat ve gayretleriyle hayatlarını vazifelerine hasreden memurlar her türlü huzur ve refaha layıktırlar denilmiştir.

*ATABE : c.25, s.118

Hakimiyeti Milliye, 21 Nisan 1931, Numara: 3509 s.1

YARARLANILAN KAYNAK :

Atatürk’ün Bütün Eserleri, ATABE: Cilt:24 (1930-1931) ,Cilt: 25 (1931-1932),Kaynak Yayınları.

 

*Görsel temsilidir.

 

Comment Form