TAZİYE
Sağlık Bakanlığı Eski Teftiş Kurulu Başkanı Yaşar Seyfi vefat etmiştir.Kendisine rahmet,yakınlarına ve camiamıza sabır ve başsağlığı dileriz.
Ömer YÜREKLİ / GELENEKSEL LİDERLİK ANLAYIŞI GERİDE KALIYOR
Yönetici ve lider karşılaştırmaları çok sık yapılır. Yöneticide bulunan özellikler, liderde bulunması gereken özellikler tek tek belirtilmek suretiyle bu tür karşılaştırmalar yapılır. Ancak burada yönetici ve lider karşılaştırması yapılmayacaktır.
İnsan oğlunun topluluk olarak yaşamaya başlamasıyla sosyal hayatın bir unsuru durumuna gelen liderlik, genel olarak ifade etmek gerekirse, günümüzde çeşitli türlere ayrılarak incelenmektedir. Örneğin, otokratik liderlik, karizmatik liderlik, stratejik liderlik, hizmetkar liderlik, dönüşümcü liderlik, demokratik liderlik, vizyoner liderlik gibi türlere ayrılabilmektedir. Ancak burada yukarıda ifade edildiği üzere yönetici ve lider karşılaştırması yapılmayacağı gibi söz konusu liderlik türleri de anlatılmayacaktır.
Peki ne yapılacaktır?
Geleneksel liderlik anlayışının dönüşümü ve postmodern dönemdeki liderlik yaklaşımı üzerine değerlendirmeler yapılacaktır.
Liderlik, insanları belli bir amaç etrafında toparlayarak, onların potansiyellerini de ortaya çıkartmak suretiyle bu amaç doğrultusunda yöneltebilmektir. Bunun için liderin belli bir olgunluk düzeyinde olması gerekir.
Öncelikle lider kendisini iyi tanımalı, kendisinde bulunan potansiyeli keşfedebilmelidir. Lider kendi kendini motive edebilmelidir. Sonrasında yönlendirebileceği insanların potansiyelini keşfetmesi ve onları ortak amaç doğrultusunda yöneltmesi gerekiyor.
Geleneksel liderlik anlayışında güç ve otorite kullanma anlayışı bulunuyor. Örneğin şu sözü çok duymuşuzdur: “Masaya yumruğumu vururum, istediğimi yaptırırım”. Rahatlıkla görülebileceği gibi despotizm kokan bir söz. Burada şunu sorgulamak gerekiyor: Masaya yumruk vurmak doğru mu? Masaya yumruğu vuran veya istediğini zorlayarak/güç kullanarak kabul ettiren kişinin psikolojisi normal mi? İstediğini yaptırmak doğru mu? İstediği şey amaçlara uygun değilse ne olacak? Liderin istediğinin mi yoksa ortak amaçlar doğrultusunda yapılması gerekenlerin optimal düzeyde tespit edilip yapılması mı gerekir? Şahsi istekler mi önemli yoksa örgütün amaçları mı önemli? Bu sorulara vereceğimiz rasyonel cevaplar, aslında geleneksel liderlik anlayışının günümüz yaklaşımlarına ne kadar ters olduğunu açıkça gösterecektir.
Geleneksel liderlikte güç kullanma, ceza verme söz konusudur. Kırıp dökmek söz konusudur. Masaya vurup istediğini yaptırmak söz konusudur. Keyfilik söz konusudur. İnsanlar liderin eşref saatini gözetirler. Bugünün postmodern liderlik anlayışı ile karşılaştırdığımızda bu aslında ilkel bir anlayıştır.
Postmodern lider sürdürülebilir ilişkiler kurar. Geleneksel lider kırıp döker. Geleneksel lider kendini beğenmişlik gösterir, üstünlük taslar. Modern lider üstünlük taslamaz, üstün tavırlıdır, kendini beğenir, ancak kendini beğenmişlik yoktur.
Geleneksel lider kendine özel bölümler yaptırır. Örneğin kendine özel asansör yaptırabilir. Kendine özel yemekhane yaptırabilir.
Geleneksel liderlikte statü, güç, pozisyon, yönetilen insan sayısı önemli görülür. Kitleleri sürüklemek önemli görülür. Postmodern liderlikte güce en az başvurmak temeldir. Asgari düzeyde güç kullanılır. Esas olan, çalışanların potansiyelini keşfetmelerini sağlayarak, onları ortak amaçlar çerçevesinde güçlendirmektir. Onları ortak amaçlar çerçevesinde motive etmek, yönlendirmek önemlidir.
Postmodern yaklaşımda liderlik bir sanat olarak görülür.
Postmodern lider örgütün tasarımının optimal düzeyde yapılmasını sağlar, insan unsurunu ve çıkar çatışmalarını optimal düzeyde yönetir, örgütünü bir arada tutup aidiyet oluşturacak semboller oluşturur. Vizyon sahibidir.
Geleneksel lider örneğin örgüte tasarruf tedbiri uygulatır, kendisi uygulamaz. Kendisine çalışanlardan farklı asansör inşa ettirir. Çalışanlardan farklı yerlerde yemek yer. Kendisini yüceltmeye çalışır. Postmodern lider iyi örnek olur, davranışlarda bütünlük ilkesine uygun davranır, çalışanları örgütün amaçları çerçevesinde motive eder, onlara koçluk yapar.
Geleneksel liderler kendilerine rakip olabilecek kişileri diskalifiye etmeye çalışırlar. Postmodern liderler ise örgütün amaçlarını gerçekleştirecek, hatta kendisini aşacak yeni liderler yetiştirmeye çalışırlar.
Postmodern liderler örgüt içi adalete büyük önem verirler. Adaletin, yöneten-yönetilen ilişkilerine ve dolayısıyla örgütün amaçlarına ulaşmasına olumlu katkı yaptığını bilirler. Terfide, kaynakların dağıtımında, ödül ve ceza verilmesinde, iş karşılığı ücret ödemelerinde adil davranırlar.
İnsan haklarının son derece geliştiği günümüz koşullarını dikkate aldığımızda geleneksel liderlik anlayışının artık demode olduğunu, çağdışı kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca yönetim anlayışındaki gelişmeler de geleneksel liderlik anlayışını çağdışı bırakıyor. Zira günümüzde katılımcı, vizyoner, insan haklarına saygılı, insan odaklı bir yönetim anlayışı söz konusu.
Dolayısıyla postmodern zamanlarda, postmodern liderlik anlayışının hakim olmasını beklememizin hakkımız olduğunu düşünmek ve geleneksel liderlik yaklaşımlarına pirim vermemek gerekiyor.